Coğrafi İşaret Tescilinin Ülke Ekonomisine Katkısı
Coğrafi işaretler, fikri ve sınaî mülkiyet haklarından (FSMH) birisi olmakla birlikte diğer sınaî mülkiyet haklarından (patent, marka, endüstriyel tasarımlar) farklı olarak tek bir üreticiyi değil gerekli koşullarda üretim yapan kişilerin hepsini birden korumaktadır. Çünkü coğrafi işaret alansal, yöresel, ülkesel genelliğe, bir anlamda anonimliğe sahip olup sağladığı hak belli bir kişiye ya da birtakım kişilere bağlanamaz, dolayısıyla kolektif bir nitelik taşımaktadır.
Coğrafi işaret kavramı,genel nitelikleri itibariyle üretimi, kaynağı gibi birtakım yerel niteliklerine bağlı olarak belli bir üne kavuşmuş ürünlerin korumasını sağlamaktadır. Bu bağlamda kırsal kalkınmaya destek aracı olarak görülür ve küresel pazarda yerel hareketin teşviğini sağlamak gibi önemli bir misyona sahiplerdir. Aynı zamanda geleneksel üretim biçimleri korunmakta ve mirasın nesilden nesile aktarımını üstlenirken bulunduğu alana sağladığı ekonomik avantajlar da oldukça önem arz eder.
Bazı coğrafi bölgelerde üretilen ürünler, o bölgenin doğal iklimi, toprak yapısı, suyundan kaynaklı olarak farklı üstünlükleri barındırır. Ezine, Bayramiç ve Ayvacık ilçelerinin doğal bitki örtüsü ve su kaynaklarıyla beslenen hayvanlardan elde edilen sütlerin belli oranlarda karışımıyla üretilen ‘’ezine peyniri’’ nin leziz ve farklı tadı gibi. Böyle ürünlerin sahip olduğu coğrafi köken ve özellikler, tüketicide kalıcı bir güven hissi uyandırdığından dolayı bu ürünler, promosyon, reklam veya ucuz fiyat politikalarına başvurma ihtiyacı duymadan kendilerini rahatlıkla sattırabilirler. Pazarda bu ürünlerin kendilerini sattırabilme yetisinden kazanç elde etmek amacı güden, gerçekten üreticisi olmayıp bu ismi kullanan üreticilere rastlamak çok mümkün. Hal böyle olduğunda bu haksız kazanç ümidiyle pazarda konumlanmaya çalışan üreticilere karşın bu değerlerin nitelik ve özelliklerinin korunması ‘’ coğrafi işaret’’ diye adlandırılan sınai hak korumasını gerekli kılmıştır.
Ülkemizde coğrafi işaret başvurusu ile ilgili işlemler, Türk Patent Enstitüsü’nin ‘’Coğrafi İşaretler Dairesi Başkanlığı’’ birimi nezdinde yapılmaktadır. Fikri mülkiyet haklarındaki ülkesellik ilkesi, coğrafi işaretlerde de geçerlidir. Bu ilke uyarınca coğrafi işaretleri korumaya yönelik ulusal düzenlemeler, yalnız o devletin kendi egemenlik sınırları içinde hüküm ifade etmektedir. Tabi bu ürünlerin ticareti, uluslararası ticarete de konu olmaktadır, bu aşamada da ulusal koruma yetersiz kalmaktadır. Bununla ilgili olarak ülkemiz; Lizbon Sözleşmesi haricindeki tüm uluslararası sözleşmeleri kabul etmiştir ve 6769 sayılı SMK, bu sözleşmeler ile büyük ölçüde uyumluluk göstermektedir:
*Sınai Mülkiyetin Korunmasına dair Paris Sözleşmesi,
*Malların Kaynağı ile ilgili Sahte ve Aldatıcı Kaynak İşaretlerinin Önlenmesi Hakkında Madrit Sözleşmesi,
*Ticaretle Bağlantılı Fikri Mülkiyet Hakları Sözleşmesi ( TRIPs)
Tarafı olduğumuz bu uluslararası sözleşmeler, ülkemizde tescilli coğrafi işaretlere diğer taraf devletlerde kendiliğinden bir koruma sağlamamaktadır. Şöyle ki, hem ülkemiz hem de Almanya TRIPs Sözleşmesi’ne taraftır. Ezine peyniri menşe adının ülkemizdeki tescili, bu ismin Almanya’ da korunması için yeterli değildir. Almanya’ ya ezine peyniri ihraç eden türk üreticiler, orada yetki sahibi olmayan kişilerce satış ve pazarlamasının yapılmasını engelleyemez. Bu noktada yapılacak hamle peynirin , Alman coğrafi işaret siciline söz konusu menşe adını da tescil ettirmek olacaktır.
Avrupa Birliği’nin coğrafi işaretlere dayalı düzenlemeleri ise’’ Tarım Ürünleri ve Gıda Maddelerinde Kalite Planlamasına İlişkin 1151/2012 sayılı tüzük ile yapılmıştır. Bu sicile yapılan tescil işlemi ile coğrafi işaret, tüm birlik çapında koruma kazanır. Halihazırda AB Coğrafi İşaret Sicili’ne tescilli coğrafi işaretlerimiz;
‘’Antep Baklavası/ Gaziantep Baklavası’’ (2013)
‘’Aydın İnciri’’ (2016)
‘’Malatya Kayısısı’’ ( 2017)
Aynı zamanda sicile başvurusu gerçekleşen coğrafi işaretlerimiz ise; ‘’ Afyon sucuğu’’, ‘’Kayseri mantısı’’, ‘’ İnegöl köfte’’, ‘’ Afyon pastırması’’, ‘’ Kayseri pastırması’’, ‘’ Taşköprü sarımsağı’’, ‘’ Bayramiç beyazı’’, ‘’ Antep fıstığı’’ şeklinde sıralanabilir.
Coğrafi işaretlerin adlardan oluşması zorunlu olmakla birlikte mutlaka bir coğrafi yer adını içermesi zorunlu değildir. ‘’Tantuni’’nin Mersin’i, ‘’künefe’’nin Antakya’yı çağrıştırması gibi coğrafi köken çağrışımı yapması yeterli görülmektedir.
Coğrafi işaret tescillerinde başvuru sahipleri;
– Üretici grupları
– Ürün veya ürünün kaynaklandığı coğrafi alanla ilgili kamu kurum ve kuruluşları ile kamu kuurmu niteliğindeki meslek kuruluşları
– Ürünle ilgili olarak kamu yararına çalışan veya üyelerinin ekonomik çıkarlarını korumaya yetkili dernekler, vakıflar ve kooperatifler,
– Ürünün tek bir üreticisi varsa, bu durumu ispat etmesi şartıyla ilgili üretici ( SMK Mm.36/1) ler olarak sıralanmaktadır.
Coğrafi işaret tescil işlemleri; ülkemizin tarihi, muazam kültür dokusu ve ortak değerlerini koruması bakımından kritik rol üstlenmektedir. Küresel pazarda bu ürünlerin tanıtımı, ticareti ve ulusal arenada ticareti ile turizme katkısı büyük önem taşımaktadır. Korumaya alınan coğrafi işaret sayımız, potansiyel coğrafi değerlerimizle oldukça tezattır, burada halkın konuyla ilgili bilince ulaşması önemlidir. Özgün değerlerimizin bilincinde olarak bunların global pazarda büyük rekabet unsuru teşkil edeceğini unutmamak gerek.